Hüseyin Özaşkın


ASIL HEDEF

Köşe Yazarımız Hüseyin Özaşkın Yeni Köşe Yazısında:


7 Ekim 2023 sabahı dünya kamuoyunun gözü Hamas’ın İsrail’e yaptığı saldırıya kilitlendi. Hamas yerel saat ile 6:30 civarında,İsrail’e 5000’den fazla roket ateşlediğini bildirerek el aksa Tufan’ı operasyonunu başlattığını duyurdu. Sonrasında da dünya medyasına,İsrail’de yapılan müzik festivali’ne motorlu paraşütle inip,saldırıya geçen Hamas elemanlarının görüntüleri yansımaya başladı. İsrail tarafından yapılan diğer açıklamalarda ise saat 5:40 itibari ile Filistinli yaya unsurların gazze şeridinde bulunan sınır çitlerinden,denizden ise motorlu tekneler ile diğer Filistinli grupların geçtiğini duyurdu.
 

Peki aklımıza gelen sorular tamamlanamayan puzzle parçaları!   Bölgenin en kapsamlı ve aktif istihbarat teşkilatlarından birisi olan Mossad böylesine kapsamlı,hatta 1,5 yıldır hazırlandığı söylenen bir saldırıdan nasıl oldu da haber alamadı.Her daim teyakkuzda olan bir bölgedeki istihbarat teşkilatının böylesine büyük bir güvenlik açığı vermesi nasıl mümkün oldu.Olduki bu güvenlik açığını verdiler,ortadoğu’nun en gelişmiş hava savunma sistemlerinden birisi olan demir kubbe (iron dome) dedikleri neredeyse 100 km içerisinde,havadaki istedikleri her şeyi imha edebilecekleri,böylesine bir sistem,nasıl şimdiye kadar bütün saldırılara karşılık vermiş ve hava sahasında oluşan bütün tehditleri bertaraf etmişken,bu saldırıda,sistem füze doygunluğuna ulaşmadan nasıl bir açık vermiştir.Bununla birlikte dünya medyasına ilk servis edilen Hamas saldırısının,bir müzik festivali alanına karadan ve havadan inen grupların görüntülerinin ve festivalde ölen diğer ülkelerin vatandaşlarının görüntülerinin bir anda viral hale getirilmesi,tıpkı 11 Eylül ikiz kuleler olayının ikonik hale getirilip dünya kamuoyu desteğinin,bir taraftan alınıp neredeyse tamamının,diğer tarafı destekler konuma getirilmesine sebep olmuşmudur?sorusunu aklımıza getiriyor. Hamasın yaptığı bu harekatla birlikte,dünya kamuoyunda oluşan etki ile,İsrail’in katliam gibi devam eden saldırıları birkaç ülke dışında konuşulmaz hale gelmiş durumda. Bu minvalde gelişen geçmişteki Arap İsrail savaşlarında da,İsrail topraklarını genişletmiş olarak,bu savaşlardan çıkmıştır.Askeri güç bakımından Filistin’e yeterince üstünlüğü bulunan İsrail devletine Hamas harekatı ile birlikte,ABD ve İngiltere,donanma,ordu ve teçhizat desteğinde bulunmak için Akdeniz’e konuşlanmışlardır. İsrail ise sınıra 300.000 asker yığdığını ve her an kara harekatı başlatacağını duyurdu. Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas ise,yaptığı açıklama ile Hamas eylemlerinin Filistinlileri temsil etmediğini,Filistin’in tek temsilcisinin Filistin kurtuluş örgütü olduğunu açıkladı.Hamas Filistin’i temsil etmiyor ise,saldırının dokuzuncu gününde neredeyse birkaç devlet dışında gündeme getirilmeyen,750’si çocuk yaklaşık 3000 Filistinli sivil neden öldürüldü, 9600 Filistinli neden yaralandı ve hala Filistinli Müslümanlar neden ölmeye ve yaralanmaya devam ediyor.Bununla birlikte Hizbullah yaptığı açıklamalarla,Filistin’i cephede açıktan desteklediğini duyurdu,bunun üzerine cevap İsrail’den çok İran’ın görünürde yıllardır en büyük düşmanı olan ABD den geldi. Zaten etnik grup problemleri olan İran,neden bu şekildeki bir açıklama için Hizbullah’a müsaade etti.
   Özetle bu gelişmeler ve söylemler ışığında sayın cumhurbaşkanımızın şimdiye kadar ki itidalli duruş,yaptığı açıklamalar ve durum tespiti gayet yerinde,milletimizi uyandırır ve perspektifini asıl meseleye çeker niteliktedir. Evet biz de kendimize,cumhurbaşkanımızın dünyaya sordugu soruları sormalıyız. ABD donanmasının neredeyse çeyreğine denk gelen bir kuvveti Akdeniz’e neden gönderdi, neden ABD dışişleri temsilcisi burada bir bürokrat değil bir Yahudi olarak bulunuyorum dedi, neden İngilizler konu Orta Doğu ve Müslüman Toprakları olunca hemen gardını alıp İsrail yanlısı açıklamaları ve donanma desteğini gönderdi. Aklıma rahmetli Erbakan hocanın 30 yıl önceki durum tespiti geldi ki burada,ABD’nin ve batının asıl hedefi tabii ki de Türkiye cumhuriyetidir.Milletimiz manevi de olsa bu konularda uyanık tedbirli ve itidali olmalıdır. Mescidi aksa manevi olarak biz Müslümanlar için mühim bir yerdir,Filistin meselesi de bundan sebep bizim için önemlidir,ama bu şekilde her saldırı ve savaş denemesi,Filistin halkına zulümden başka hiçbir şey getirmemiş,aksine Filistinlileri bir yokoluşla karşı karşıya bırakmıştır. Bu meselenin diplomasiden başka hiçbir çözümü yoktur.Ama her zaman olduğu gibi geçici bir diplomasi değil,kalıcı birleşmiş milletlerin de geçmişten bugüne aldığı kararları uyguladığı,dünya kamuoyu desteğini de arkasına aldığı,bağımsız bir Filistin devletinin hayata geçirildiği bir diploması olmalıdır.
   Yazımı bitirirken sadece Filistinden bahsetmek iki yüzlülük ve acımasızlık olacağı için,bir zulme engel olamıyorsanız onu duyurun düsturundan yola çıkarak;Afganistan,Suriye,Irak,Mısır,Yemen,Libya ve Çeçenistan‘daki Müslümanların, dünyanın gözlerini yumup unuttuğu görülmemiş zulme uğrayan,Arakanlı ve Keşmerli Müslümanların ve bizim en büyük kederimiz Çin’deki ırk ve din kardeşimiz olan Uygur türkü müslümanların zülümlerinin de son bulmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
   Şuhutta siyasetin nabzını tutmaya ve güncel meselelerden bahsetmeye devam edeceğiz.