Hüseyin Özaşkın


ATKARMA

Köşe Yazarımız Hüseyin Özaşkın Yeni Köşe Yazısında:


Biz de bu okulun alaylısıyız sanırım,biraz da gönüllüsüyüz! Bu hafta,Afyonkarahisar park afyon alışveriş merkezine açılan küçük de olsa kitap fuarı tarzında,kitap satış alanına gittim.Dolaşırken Nizamülmülk’ün siyasetnamesini görüp aldım, daha 15. sayfasını okurken beni de çok etkileyen bir hikayeyi siz değerli okurlarımla,özellikle de bu işe talip olanları,inananlar için ahirette neler beklediği ile alakalı alakalı küçük bir kısmını paylaşmak istedim.
   Abdullah b. Ömer b.Hattap (r.a) şöyle diyor; Babası, Ömer(r.a) dünyadan ayrılacağı zaman kendisine sordu;
 -Babacığım seni ne zaman görebilirim?
 -Öteki dünyada.
 -Daha çabuk görmek istiyorum.
 -Ey oğul dünyadan ayrıldığımın birinci, ikinci veya üçüncü gecesi rüyanda görebilirsin.
 12 yıl geçtiği halde onu rüyasında göremedi. Bu sıralarda Abdullah(r.a) bir gece babasını rüyasında görünce sordu.
 -Babacığım üç gece sonra seni rüyamda görebileceğimi söylemiştin?
 -Sevgili oğlum Bağdat yakınlarında bir kasabanın eskimiş bir köprüsü varmış.Memurlarım,onu düşünüp tamir ettirmemiş, koyunlar köprüden geçerken, birinin ayağı deliğe girmiş ve kırılmış. Ben de bugüne kadar onun cevabı ile meşguldüm diye cevap vermiş.
   Günümüzde siyaset ve iktidar her ne kadar bu bağlamda ele alınıp görev haline getirilmese de,bu konunun ciddiyetini üstteki satırlardan anlayıp,kendimize dersler çıkartmamız lazımdır. Siyaset TDK‘da geçer hali ile devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış açıklaması ile tarif edilebilir. Ama bu sanatı sanatçıları değil de çıkarcıları yapmaya çalışırsa ortaya rant kavgaları, ikbal kaygıları, koltuk sevdaları ile bomboş bir tablo çıkar ve vatandaş da bu işe malik olmayan adamların yönettiği sistemin çarkında çeşitli şekillerde eriyip gider.
   Peki ne yapmak gerekir ki bu sistem düzelsin ve millet işini emanet ettiği yerden endişe duymak zorunda kalmasın. Buna cevap olarak halkın sadece,siyasetçilerin içlerinden en doğru olanı tercihi etsin ancak öyle düzelir demek,geçiştirmek ve faturayı da,halk doğru tercihi yapmadı diyerek yine vatandaşa mı kesmek gerekir.Yoksa, dürüst, temiz, ahlaklı ve bu işe mahir kişilerin elini taşın altına koyarak bu halkı hak ettiği güzellikte ve mertebede yaşatarak vatana en iyi hizmeti yapmaları mı gerekir. Tabii ki de öncelikle mahir olanın elini bu kutsal vatan hizmeti için taşın altına koyması gerekir ki vatandaş ehvenişerden birisini tercih etmek zorunda kalmasın. Bana ne!Bir ben mi varım bu memlekette!demekle olmaz.Çünkü bu siyaset her alanda bize ya hizmet ya da hezimet getiriyor. Bu sadece parti seçimlerinde mi? Tabii ki de hayır! Mesela bir oda seçimi yapıyorsun orada başkan adayları seçim çalışması için seçmenlerini gezerken ilk vaadi Biz ondan daha az zararlıyız sözü ile bize tercih hakkı sunuyor çünkü anlattıkları sadece karşı tarafın hataları,yanlışları vs. anlattıkları yapacakları projeleri,kalkınma planları değil.Sonrasında ise etrafı olan 2 - 3 esnafı sevindirmek ya da işlerini görmek için birkaç ana ürüne merkez ilde uygulanmayan fiyat tarifesi uygulayıp bütün vatandaşın zararına karar alıyor.(Buradaki örneklememi de mahir olan anlasın bir zahmet )Bu verdiğim küçük bir örnek,siz varın büyüklerini düşünün. Oysaki memlekette bu işe gerçekten düzgün, kul hakkı bilen, kamu malını kendi malından fazla koruyan, işin ehli vatandaşlar elini taşın altına koysa hem büyük hizmet yapmış hem de milleti bu ehveni şer tercihlerinde bırakmamış olacaklar.
   Yazımı sonlandırırken temennim odur ki her alandaki siyasette adam gibi adamlar korkmaz,elini taşın altına koyar ve bu vatandaşa yapılan hizmeti lütüf değil görev bilerek tarihe isimlerini yazdırırlar. Çünkü bize vatanını sevmenin çilesini çekenler lazım,edebiyatını yapanlar değil.
   Şuhutta siyasetin nabzını tutmaya ve güncel meselelerden bahsetmeye devam edeceğiz.