Hüseyin Özaşkın


ISLAHHANE

Köşe Yazarımız Hüseyin Özaşkın Yeni Köşe Yazısında


 

   Kendim de bizzat bir meslek lisesi mezunu olarak kaleme almak istediğim,bu memleketin en değerli ama en az değer gören eğitim ve öğretim kurumu olan meslek liselerinin kıymetinin anlaşılması ve milli eğitim bakanlığının da el üstünde tutması gereken,bu eğitim öğretim yuvalarının gelin biraz tarihçesini,memleketimize kattıklarını ama buna nazaran alamadıkları karşılıklarını gözden geçirelim.
   Mithatpaşa’nın niş valisi iken,kimsesiz çocuklara meslek kazandırmayı hedefleyerek kurduğu ıslahhane kurumu mesleki eğitim okullarının ilkidir. Sonrasında ise 2. Abdülhamit döneminde Hamidiye adı verilen meslek okullari açılmıştır. Cumhuriyetle birlikte bu iş,devlet programına tamamen alınmış,ulusal boyutta programlar hazırlanmaya başlanmıştır. Ama mesleki eğitim veren bu okullarımız her dönemde yükseköğretim ile alakalı bir çok problemle karşılaşmış ve emeklerinin karşılıklarını alamamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin güzide eğitim kurumları olan meslek liselerinin az ya da son çare olarak tercih edilmesinin sebebi nedir? Deyince genellikle devlet politikalarının haricinde velilerin de bu kurumlarla alakalı ön yargıları bu okulların tercihi noktasında dahası sığ düşünmelerine sebep oluyor. Çünkü velilerin genellikle çocuğunu bir tıp ya da hukuk,olmaz ise öğretmenlik fakülteleri gibi,şu konjektürde okumuş işsizler ordusuna adam kazandıran fakülteleri tercih etmeleri sebebi ile,meslek lisesinden mezun olunduğunda bu fakülteleri kazanmayacağı konusundaki düşünceleri vatandaşları bu kurumlara yöneltmemektedir. Ama bu konuda kaçırdığımız nokta nedir? 12 yıl yıllık zorunlu eğitim ile bu liselerden mezun olan öğrenciler yüksek eğitimden önce,altınbilezik denilen meslek edinme kabiliyetini kazanmış ve kollarına bu altın bileziği takmış olacaklar. Öğrenci esasında başarılı bir profile sahip ise de tercih edeceği yükseköğretim kurumunda buna ek olarak,bu zanaatının devamını getirecek ya da başarılı profili ile farklı bir branşla ikinci altın bileziği koluna takacaktır. Her meslek liseli hukuk ya da tıp okuyamaz algısını öncelikle velilerin yok etmesi,sonrasında ise devlet politikalarının bu yönde kolaylık sağlayıp bu liselerin önünü açması gerekmektedir. Bununla birlikte bu liselerin memleketin motorize üretim gücü olduğu da dikkate alınmalıdır. Çok uzaga gitmeyelim 2019 yılında yaşadığımız corona salgının da bu liseler ve eğitim kurumları zor ve kısa zamanda dezenfektan, kolonyağı, maske gibi o günlerde çok lazım olan ürünleri anında üretme kabiliyeti ile milletine maksimum düzeyde fayda sağlamıştır. Yine içinde bulunduğumuz bu yıl ülke olarak yaşadığımız büyük felaket olan 6 Şubat depreminde bu liselerimiz üretme kabiliyetleri ile konteyner, baza, taşınabilir wc, karavan, soba ve bunların yanı sıra da bir çok acil ihtiyaca üretim kaynağı olmuş ve devletin yükünü hafifletmiştir.
   Bu bağlamda varacağımız ikinci önemli,bir o kadar da milletçe tehdit altında olduğumuz mesele ise,aile içi çocuk yetiştirme ve eğitimin zorunlu kısmının neredeyse askerlik çağına yakın olarak tamamlanmasından kaynaklı, mesleklerin çoğunun azalması hatta bitme noktasına gelmesi meselesidir. Eskiden çıraklık diye tabir edilen kavramın neredeyse küçük bir dükkanda 3,4 hatta 5 çırağa kadar yaygın olması aşikar bir durumdu. Ama şimdi genellikle bu sayı 1 den yukarı çıkmamakta hatta yetiştirilecek eleman bulunamamaktadır. Bunu 5-10 yıl sonra sanayide usta bulamayınca,evdeki tamirat,tadilat işlerine usta bulamayınca,tarlada çalışacak işçi kalmayınca anlayacagiz sanırım. O zaman bu aile ve eğitim sisteminden çıkmış gençler devlet kapısında iş bekliyor olacak,çünkü yazımızın başında dikkat çektiğimiz mesleki ve teknik eğitim kurumlarına şimdilerde verilmeyen değer,çocukların o yaşlarda bir mesleğe adapte olmalarının zorlaşacağı için işsizlik ve ustasızlık sebebi ile sosyal çürüme ve çatışmaya sebep olabilir.
   Yazımızın sonuna gelirken bu memlekete doktor, akademisyen, hakim, savcı, polis, asker, avukat, öğretmen gibi çoğaltılabilecek mesleklerin lazım olduğundan daha fazla çiftçi, demirci, mobilyacı, elektrikçi, sıhhi tesisatçı, beyaz eşya tamircisi, elektronik tamircisi, inşaat ustası gibi mesleklerin lazım olduğunu atlamamak gerekli. Eğitimin ve öğretimin ailede başladığının bilincinde olup ata erkil çıraklık eğitimini yok saymayalım. Vatanını seven işini en iyi yapandır düsturuyla her mesleğin kutsallığını çocuklarımıza aşılayalım.
  Şuhut ta siyasetin nabzını tutmaya ve güncel meselelerden bahsetmeye devam edeceğiz.