Özet
Akran zorbalığı, çocuk ve ergenlerin gelişimini tehdit eden ciddi bir psikososyal problemdir. Fiziksel, sözel, sosyal ve siber zorbalık biçimlerinde görülen bu olgu, mağdur öğrencilerde kaygı, depresyon, düşük özgüven ve akademik başarısızlığa yol açarken, zorbalık yapan öğrencilerde ise antisosyal davranış kalıplarının gelişmesine neden olur. Sorunun çözümü bireysel düzeyde öğrencilerden, kurumsal düzeyde öğretmen, ebeveyn ve okullardan; toplumsal düzeyde ise belediyeler ve devlet politikalarından destek gerektirir. Bu makale, akran zorbalığının tanımı, türleri ve sonuçlarını incelemekte; çözüm için öğrencilerin, öğretmenlerin, ebeveynlerin, okulların ve belediyelerin üstlenmesi gereken roller ayrıntılı biçimde tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Akran zorbalığı, okul iklimi, ebeveyn, siber zorbalık, psikososyal destek
Giriş
Okul çağındaki çocukların önemli bir kısmı, akranlarıyla olan ilişkilerinde zorbalığa maruz kalmakta veya zorbalık davranışlarına katılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2020), akran zorbalığını “bir veya birden fazla çocuğun, başka bir çocuğa yönelik kasıtlı, tekrarlayıcı ve zarar verici davranışları” olarak tanımlar. Bu tanım, iki temel unsura vurgu yapar: güç dengesizliği ve süreklilik. Güç dengesizliği, zorbanın mağdur üzerinde fiziksel, sosyal veya psikolojik üstünlük sağlaması anlamına gelir. Süreklilik ise bu davranışların tek seferlik olmaktan çıkıp sistematik hale gelmesidir (Olweus, 2013).
Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte zorbalık yalnızca sınıf ortamında değil, çevrimiçi alanlarda da yaygınlaşmıştır. Siber zorbalık, sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve çevrimiçi oyun platformlarında gerçekleşmekte, mağdur çocuklar için fiziksel zorbalıktan daha kalıcı izler bırakabilmektedir (Kowalski et al., 2014).
Bu makalede öncelikle akran zorbalığının tanımı, türleri ve sonuçları tartışılacak; ardından öğrencilerin, öğretmenlerin, ebeveynlerin, okulların ve belediyelerin çözümde üstlenebileceği roller ele alınacaktır.
Akran Zorbalığının Türleri
Fiziksel Zorbalık
Darp, tekme, tokat, itme, eşyaların alınması veya zarar verilmesi fiziksel zorbalığın en görünür biçimlerindendir. Çoğu zaman okul bahçesinde, teneffüslerde ya da sınıfta meydana gelir.
Sözel Zorbalık
Lakab takma, hakaret etme, küçümseme, alay etme, tehdit ve aşağılama içerir. Sözel zorbalık görünmez gibi dursa da mağdurlar üzerinde kalıcı psikolojik izler bırakır (Smith & Sharp, 1994).
Sosyal Zorbalık
Dışlama, dedikodu yayma, grup aktivitelerinden bilinçli olarak uzak tutma gibi davranışlar sosyal zorbalığa girer. Bu tür zorbalık mağdurun sosyal ilişkilerini zedeler, yalnızlaşmasına yol açar.
Siber Zorbalık
Dijital ortamda hakaret, tehdit, özel bilgilerin ifşası, aşağılayıcı görsellerin paylaşılması gibi davranışlardır. Araştırmalar, siber zorbalığa uğrayan öğrencilerin depresyon ve intihar riski açısından daha yüksek tehlike altında olduğunu göstermektedir (Livingstone & Smith, 2014).
Akran Zorbalığının Sonuçları
Zorbalığa uğrayan çocuklarda kısa ve uzun vadede ciddi psikolojik, sosyal ve akademik sonuçlar gözlemlenir:
Psikolojik etkiler: Depresyon, kaygı bozukluğu, düşük benlik saygısı, özgüven kaybı, intihar düşünceleri (Rigby, 2003).
Akademik etkiler: Derse ilgisizlik, okul başarısında düşüş, devamsızlık ve okuldan kaçma (Craig & Pepler, 2007).
Sosyal etkiler: Arkadaş ilişkilerinde bozulma, yalnızlık, sosyal izolasyon.
Zorbalık yapan öğrencilerde ise empati eksikliği, antisosyal davranışlar, ilerleyen yaşlarda şiddet ve suça yönelim gözlenebilir (Olweus, 2013).
Çözüm İçin Çok Boyutlu Yaklaşımlar
1. Öğrencilerin Rolü
Çözüm sürecinde öğrenciler yalnızca mağdur veya zorba konumunda değil, aynı zamanda tanık olarak da kritik rol üstlenirler.
Empati geliştirme: Empati eğitimi alan öğrenciler, zorbalığın başkaları üzerindeki etkilerini daha iyi kavrayarak zorbalığa katılma ihtimallerini azaltırlar (Eisenberg, 2000).
Zorbalığa karşı durma: Öğrenciler, tanık oldukları zorbalık durumlarında sessiz kalmak yerine öğretmen veya okul yönetimine bildirmelidir.
Akran destek grupları: Okullarda zorbalığa karşı dayanışma grupları oluşturularak mağdur öğrencilerin kendilerini yalnız hissetmeleri önlenebilir.
2. Öğretmenlerin Rolü
Öğretmenler, öğrencilerle günlük temas halinde olduklarından zorbalığı erken fark edebilecek en kritik figürlerdir.
Farkındalık eğitimi: Öğretmenler, zorbalığın türlerini ve belirtilerini tanıyabilmek için düzenli hizmet içi eğitim almalıdır.
Sınıf yönetimi: Olumlu bir sınıf iklimi oluşturarak zorbalığa fırsat tanımayan ortam yaratabilirler.
Disiplin yerine rehberlik: Zorbaları yalnızca cezalandırmak yerine, davranışlarının nedenlerini anlamalarına yardımcı olacak rehberlik yöntemleri kullanılmalıdır (Espelage & Swearer, 2003).
3. Ebeveynlerin Rolü
Aile, çocuğun ilk sosyal öğrenme alanıdır. Dolayısıyla ebeveynlerin rolü hayati önemdedir.
Açık iletişim: Çocuğun yaşadıklarını paylaşabileceği güvenli bir iletişim ortamı sağlanmalıdır.
Rol model olma: Ebeveynlerin kendi aralarındaki saygılı iletişim, çocuk için doğrudan bir örnek oluşturur.
Dijital denetim: Siber zorbalığın artması nedeniyle ebeveynlerin çocuklarının internet kullanımını sağlıklı biçimde takip etmeleri gereklidir (Livingstone & Smith, 2014).
4. Okulların Rolü
Okullar, zorbalığın en sık yaşandığı alan olmakla birlikte çözüm için de en güçlü platformdur.
Okul politikaları: Zorbalığa karşı net ve uygulanabilir “sıfır tolerans” politikaları belirlenmelidir.
Rehberlik hizmetleri: Psikolojik danışmanlar aracılığıyla mağdurlara destek verilmeli, zorbalık yapan öğrencilere ise davranış değiştirme programları uygulanmalıdır.
Pozitif okul iklimi: İşbirliği, paylaşım ve dayanışmayı teşvik eden etkinlikler okulun sosyal yapısını güçlendirir (Craig & Pepler, 2007).
5. Belediyelerin Rolü
Belediyeler, toplumsal düzeyde farkındalık ve önleme çalışmalarında kilit aktörlerdir.
Farkındalık kampanyaları: Çocuklar, ebeveynler ve toplum için bilgilendirme seminerleri ve sosyal kampanyalar düzenlenebilir.
Psikososyal destek merkezleri: Okul dışında da çocuklara ve ailelere danışmanlık ve psikolojik destek sunulmalıdır.
Sosyal-kültürel etkinlikler: Spor, sanat ve kültürel faaliyetler aracılığıyla çocukların sağlıklı sosyalleşmesi desteklenebilir, böylece zorbalığa yönelme riski azaltılabilir.
Disiplinlerarası Yaklaşım
Akran zorbalığı yalnızca eğitim kurumlarının sorunu değildir. Çözüm için psikologlar, pedagoglar, sosyal hizmet uzmanları, öğretmenler, ebeveynler, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin ortak hareket etmesi gerekir. Ulusal eğitim politikaları, yerel belediye uygulamaları ve aile içi eğitim süreçleri birbirini tamamlayıcı şekilde organize edilmelidir.
Sonuç
Akran zorbalığı, bireylerin ruhsal sağlığını ve eğitim hayatını olumsuz etkileyen, toplumun geleceğine zarar veren bir problemdir. Çözüm, yalnızca bireysel müdahalelerle değil; okul, aile ve toplumun işbirliğiyle mümkündür. Öğrencilerin empati geliştirmesi, öğretmenlerin sınıf içinde farkındalık yaratması, ebeveynlerin iletişim ve rol model olmaları, okulların politikalar geliştirmesi ve belediyelerin toplumsal farkındalık çalışmaları yürütmesiyle akran zorbalığı büyük ölçüde azaltılabilir.
Toplumsal düzeyde alınacak önlemler, yalnızca zorbalığı azaltmakla kalmaz; daha güvenli, daha dayanışmacı ve daha adil bir eğitim ortamının da inşasına katkı sağlar.
Kaynakça (APA 7)
Craig, W., & Pepler, D. (2007). Understanding bullying: From research to practice. Canadian Psychology/Psychologie canadienne, 48(2), 86–93. https://doi.org/10.1037/cp2007010
Eisenberg, N. (2000). Emotion, regulation, and moral development. Annual Review of Psychology, 51, 665–697. https://doi.org/10.1146/annurev.psych.51.1.665
Espelage, D. L., & Swearer, S. M. (2003). Research on school bullying and victimization: What have we learned and where do we go from here? School Psychology Review, 32(3), 365–383.
Kowalski, R. M., Giumetti, G. W., Schroeder, A. N., & Lattanner, M. R. (2014). Bullying in the digital age: A critical review and meta-analysis of cyberbullying research among youth. Psychological Bulletin, 140(4), 1073–1137. https://doi.org/10.1037/a0035618
Livingstone, S., & Smith, P. K. (2014). Annual research review: Harms experienced by child users of online and mobile technologies: The nature, prevalence and management of sexual and aggressive risks in the digital age. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 55(6), 635–654. https://doi.org/10.1111/jcpp.12197
Olweus, D. (2013). School bullying: Development and some important challenges. Annual Review of Clinical Psychology, 9, 751–780. https://doi.org/10.1146/annurev-clinpsy-050212-185516
Rigby, K. (2003). Consequences of bullying in schools. The Canadian Journal of Psychiatry, 48(9), 583–590. https://doi.org/10.1177/070674370304800904
Smith, P. K., & Sharp, S. (1994). School bullying: Insights and perspectives. Routledge.
World Health Organization. (2020). Bullying and mental health. WHO. https://www.who.int/news-room/fact-sheets