Aile, çocuğun ilk adımlarını attığı, hayatı tanıdığı ve karakterini şekillendirdiği en önemli yuvadır. Bu yuvada kardeşler, hem oyun arkadaşı hem de hayatın ilk sosyal ilişkisi olarak büyük bir rol oynar. Ancak kardeşler arasındaki ilişkiyi güçlü kılan ya da zedeleyen en önemli etken, anne ve babanın adaletli davranıp davranmamasıdır.
Çocuklar, anne babalarının gözünde eşit derecede kıymetlidir. Fakat günlük hayatta farkında olmadan yapılan küçük ayrıcalıklar ya da kayırmalar, kardeşler arasında kıskançlığa ve kırgınlıklara yol açabilir. Birine sürekli daha fazla ilgi göstermek, diğerinin çabasını görmezden gelmek ya da yaş farkını bahane ederek adaletsizlik yapmak, kardeşler arasındaki bağı zedeleyebilir.
Adaletli davranmak, her çocuğa aynı şeyi vermek anlamına gelmez. Önemli olan, her birinin ihtiyaçlarını, yaşını, kişiliğini ve duygularını gözetmektir. Bazen büyük kardeşin sorumluluklarına destek olmak gerekirken, bazen küçük kardeşin ilgi açlığını doyurmak adaletin bir parçası olabilir. Çocuğa verilen sevgi, ilgi ve sorumluluk dengeli bir şekilde paylaştırıldığında, kardeşler arasında güven duygusu güçlenir.
Anne ve babaların en büyük görevi, çocuklarına “sen de değerlisin” mesajını hissettirmektir. Adaletli bir yaklaşım, kardeşler arasında kıyas yerine dayanışmayı, rekabet yerine paylaşmayı doğurur. Sonuçta aile içinde adalet, huzurun ve sevginin en sağlam temelidir.